8 Kasım 2011 Salı

Yıl­maz Gü­ney’in kül­tür-sa­nat an­la­yı­şı di­ya­lek­tik ma­ter­ya­liz­me da­ya­nır…

Yıl­maz Gü­ney, “Kül­tür dün­ya­yı de­ğiş­tir­me ça­ba­sı­nın ürü­nü­dür ve ay­nı za­man­da ye­ni­den de­ği­şi­mi­nin en te­mel öğe­si­dir” der ve bu alt baş­lık al­tın­da so­ru­nu şöy­le açım­lar:
“Kül­tür kav­ra­mı, in­san­lı­ğın gü­nü­mü­ze ka­dar, ha­ya­tın her ala­nın­da (üre­tim, bi­lim, sı­nıf mü­ca­de­le­si vb.) ka­zan­dı­ğı de­ne­yim­le­rin ve bil­gi­le­rin tü­mü­nü içe­rir. Kül­tür in­sa­nın; ira­de­sin­den ba­ğım­sız ola­rak va­ro­lan şey­ler­le ara­sın­da­ki iliş­ki­si­nin, çe­liş­ki­si­nin, ken­di­si­ni ye­ni­den ve ye­ni­den üret­me­si­nin ürü­nü­dür. İn­san­lı­ğın kül­tü­rü, de­ği­şi­min, üre­tim araç­la­rıy­la in­san ara­sın­da­ki di­ya­lek­tik ge­liş­me­nin üze­rin­de yük­se­lir. Sı­nıf­la­rın var olu­şuy­la bir­lik­te, kül­tü­re dam­ga­sı­nı ba­san şey, sı­nıf­la­ra­ra­sı mü­ca­de­le ol­muş­tur… Sı­nıf­lar ara­sı mü­ca­de­ley­le, dün­ya­ya ege­men ol­ma, dün­ya­yı de­ğiş­tir­me mü­ca­de­le­si ara­sın­da kop­maz bir bağ var­dır. Ta­ri­hin ta­nı­dı­ğı ilk dev­rim­ci sı­nıf, kö­le sa­hip­le­ri sı­nı­fı­dır. Kö­le­ci top­lum, il­kel ko­mü­nal top­lu­ma gö­re da­ha ile­ri bir top­lum bi­çi­mi­dir. Da­ha son­ra sı­ra­sıy­la, fe­odal­ler, bur­ju­va­lar ta­rih sah­ne­si­ne dev­rim­ci gö­rev­ler­le çı­kar­lar. Bu sı­nıf­la­rı dev­rim­ci ya­pan şey, üre­tim güç­le­riy­le üre­tim iliş­ki­le­ri ara­sın­da­ki ça­tış­ma­lar­da sa­hip ol­duk­la­rı yer­dir. Bu sı­nıf­lar, bir ön­ce­ki top­lum bi­çi­mi­ne oran­la, ta­ri­hi da­ha ile­ri­ye gö­tü­re­cek üre­tim bi­çi­mi­ne ve top­lum ya­pı­sı­na denk dü­şer­ler. Üre­tim güç­le­riy­le üre­tim iliş­ki­le­ri ara­sın­da­ki bu ge­liş­me, ge­liş­me­nin ve dev­ri­min iti­ci ne­de­ni­dir. Ne za­man ki, üre­tim güç­le­ri da­ha ön­ce için­de ha­re­ket et­tik­le­ri üre­tim iliş­ki­le­rin­den ar­tık ra­hat­sız olu­yor­lar, çe­liş­me­ler kes­kin­le­şi­yor, ar­tık onun için­de ge­liş­mi­yor­lar, da­ha ile­ri bir üre­tim bi­çi­mi­ni zo­run­lu kı­lı­yor­lar, dev­rim ka­pı­ya da­yan­mış de­mek­tir. Dev­rim­ci du­ru­mu dev­ri­me dö­nüş­tür­mek için, nes­nel ko­şul­la­rın ya­nı­sı­ra, öz­nel ko­şul­la­rın da el­ve­riş­li ol­ma­sı ge­re­kir. İş­te, kül­tür-sa­nat mü­ca­de­le­si, bu an­lam­da, öz­nel ko­şul­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı an­la­mın­da bü­yük öne­me sa­hip­tir. 
Ta­rih, bir za­man­lar ile­ri­ci, dev­rim­ci olan sı­nıf­la­rın, gi­de­rek na­sıl ge­ri­ci­leş­tik­le­ri­ne ta­nık ol­muş­tur. Bu ne­den­le­dir ki, dev­rim­ci­lik, ile­ri­ci­lik mut­lak, de­ğiş­mez bir­şey de­ğil­dir. Üre­tim güç­le­ri­nin ge­li­şi­miy­le, ta­ri­hin ile­ri­ye doğ­ru oran­tı­da bağ ku­ra­ma­yan sı­nıf­lar ge­ri­ci­le­şir­ler. 1917 Ekim Dev­ri­mi’ne ka­dar ya­pı­lan bü­tün top­lum­sal dev­rim­ler, azın­lık dev­rim­le­riy­di. Ekim Dev­ri­mi ise, ta­rih­te ilk kez bü­yük ço­ğun­lu­ğun, ezi­len­le­rin, iş­çi­le­rin, yok­sul köy­lü­le­rin, kü­çük bur­ju­va­zi­nin dev­ri­miy­di. Ço­ğun­lu­ğun çı­kar­la­rı­nı tem­sil edi­yor­du ve ön­de­ri, dün­ya­nın en dev­rim­ci sı­nı­fı olan pro­le­tar­yay­dı. An­cak, Sov­yet pro­le­tar­ya­sı dev­ri­mi so­nu­na ka­dar iler­le­te­me­di, re­viz­yo­niz­me ye­nil­di. İk­ti­da­rı bü­rok­rat bur­ju­va­zi­ye kap­tır­dı. Ay­nı ge­ri­ci ge­liş­me SBKP’ye ina­nan ül­ke pro­le­tar­ya­la­rı­nı da ye­nil­gi­ye uğ­rat­tı. Bu de­ney­ler bi­ze öğ­re­ti­yor ki, za­fe­rin ders­le­ri ya­nı­sı­ra, ye­nil­gi­nin ders­le­ri­ni de kül­tür kav­ra­mı için­de ele al­ma­lı ve in­ce­le­me­li­yiz.


Güney Dergisi


0 yorum:

Yorum Gönder